TÜİK dün konut piyasasına ilişkin verileri açıkladı. Ekonomi yazarı Alaattin Aktaş, bu verilere göre “çok fazla konut yapılıyor” algısının yanlış olduğunu belirtti. Sarsıntı nedeniyle piyasanın daha hareketli hale gelebileceğini belirten Aktaş’a göre, bu ekonomik koşullarda yapılacak en iyi şey sosyal konut yapmak. Aktaş: “Konutta algı başka, gerçek başka!” Yazının ilgili kısmı şöyle:
“TÜİK dün yılın ilk çeyreğine ait yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi sayılarını açıkladı. Biz bu kapsamdaki toplam ruhsat ve izin belgesi sayısını değil, bu kapsamdaki daire sayılarına göre bir tablo oluşturduk. İlk bölümde Bu tablo, 2003 yılından bu yana geçen dönemin ilk çeyrek durumu İkinci bölümde ise aynı yıldan bu yana geçen dönemin ilk üç aylık dönemlerinin yıllık durumunu görebilirsiniz.
İlk çeyreklerdeki durum sınırlı bir döneme işaret ettiği için sağlıklı bir gösterge olmasa da yapı kullanma izninin gidişatında çok dramatik bir gerileme var. Bu yılın ilk çeyreğinde 126 bin konuta yapı kullanma izin belgesi verildi. Bu, 2012’den bu yana en düşük ciro. 2012’den sonraki dönemde 200 bini bile aştı, bu yıl tamamlanan ve kullanıma hazır konut sayısı az önce de belirttiğim gibi sadece 126 bin.
Yeni inşaatların göstergesi olan yapı ruhsatına tabi daire sayısında dalgalı bir seyir izliyoruz. İlk çeyrek itibariyle 2019 ve 2020’de çok düşük ruhsat sayıları konuşuldu. Sonra bir toparlanma oldu ama yine geçen sene ve bu sene ruhsat daire sayısı pandemi hariç son 10 yılın en düşük seviyesinde. dönem.
Bu nedenle konut inşaatına başlama eğilimi çok güçlü değil. Hatta bunun sonuçlarını yapı kullanma izin belgesinde bir süre gecikmeli olarak gözlemliyoruz.
Bu yılın ilk çeyreğindeki çok düşük rakamda kuşkusuz depremin etkisi oldu.
İNŞAATLAR HIZLANACAK
Deprem felaketi konut inşaatlarının hızlanmasına neden olacaktır. Pazar günü seçimi kim kazanırsa kazansın, bölgede yapılacak konutların finansmanını kim karşılarsa, yıkılan konutlar yine yapılacak. Yüz binlerce evden bahsediyoruz.
Deprem bir yana, konut inşaatlarını hızlandırmamız gerektiği aşikar. Ancak bu gereklilik, büyük lüks ve çok büyük konutlar inşa etmek anlamına gelmez. Hatta inşaat maliyetleri çok arttı ve arsa fiyatları şu kadar; İşe lüksü de kattığımızda ya da yapılan evi piyasaya sürdüğümüzde toplumun büyük bir bölümü o eve yaklaşamıyor bile.
Dolayısıyla klasik anlamda yapılması gereken sosyal konuttur. Parayla yapılan harcamalar daha değerli oluyor, daha lüks oluyor zaten ona da olur.
Ancak bir ev inşa etmek de yeterli değil. Finans sistemi şu an olduğu gibi kilitli kalırsa ucuz dediğimiz evi kimse alamayacak.” (HABER MERKEZİ)
